Mürşid-i Kâmil'in İrşâdı Ulvî Bir Hizmettir

Hizmet ederken Mürşid mürîdânına1,
Dâim riâyet eder hukūkuna, hakkına.

Fîsebîlillah irşâd ile mükellef Mürşid!
Bahtiyârdır kılmakta mürîdânını reşîd.

Allāh
'ın rızâsı ve mürîdânın aşkından
Başka bir şey beklemez; bunlarla olur handân2.

Aşılarken, tedrîcen3
, Hak yolunun tadını,
Himmetiyle kucaklar, hıfz eder evlâdını.

"Toplumda dolduracak" diyerek çilesini
Cevretmez evlâdına, boşaltmaz kesesini.

Rolleri tebdil etmez ihvânıyla beyninde4
;
Verici, hâdim olan: O'dur, Hak'kın indinde.

Canları dirâyetle toplar da etrafına,
Sohbet ve nazar ile ref eder5 Hak katına.

“Kalplerin itminânı6
Zikrullāh ile olur"7
Diyerek kaplarını Aşkullāh'la doldurur.

Resûl-i Kibriyâ'nın ahlâkına aynadır,
Füyûzâtı da olur O'nun Rûh'undan sâdır.

Her türlü gösterişten kendini uzak tutar,
Mi'râc’a yöneliktir çektiği kutlu katar.

Kemâle ulaştırır bir bir bütün ihvânı;
Böylece büyür gider "Rûhâniler Kervânı".

Mürşidin hulefâsı, ilmine vâris kalır;
"Silsile-i Zeheb"in8 halkaları çoğalır.