Nûr-i Tevhid Sarayı

Basar-ı kalbdir1 Nûrullāh'ı keşf ile gören,
Zât-ı Nûrânî'dir "ALLĀH" deyip Nûr'a gömülen.

Bu Mi’râc-ı sagîrden2
rücu'3 gurbetttir İnsân'a,
Rûh, zevkden mest, gene dönmek ister Aslî Vatân'a.

İdrîs, Mûsâ ve İsâ hep bu makāma erdiler,
Nûr-i Tevhîd Sarâyı'nın Nûr'unda eridiler.

Kezâ bu makāma erişti maktûl Şeyhü-l İşrâk4
,
Buradan avdet, Yâ Rab, aman ne yaman firâk!

Mevtle bekā bulur Nûr ile abdest tâzeleyen,
Âlem-i Melekût'dan bu dünyâya avdet eden.

Böylesine firâk5
ne büyük gurbet, ne elîmdir!
Fakat tecellîgâh-ı Hayyü-l Kayyûmü-l Alîm'dir.