Velâyet Nedir?

Bâtınıdır Velâyet Nübüvvet pınârının;
İşâreti, zâhirde, ammâ görünmez ânın.

Hak
, hadîs-i kudsîde, dedi: "Evliyâlarım:
Kubbelerim altında mahfûz kıldığım Yâr'ım".

Bu mesleği öğreten yoktur hiç bir medrese;
Velî'yi velî tanır izin verilir ise.

Vazifesi Nebî'nin vahyi tebliğdir ancak;
Umûmîdir bu tebliğ, herkese açar kucak.

Nebî vasî değildir; ancak tebliğe me'mûr.
Kim ki uyar dînine, hayâtı olur ma'mûr.

Kesbedilmez1
Nübüvvet! Kesbedilmez Velâyet!
Vehbîdir2 ikisi de ulaşırsa inâyet3.

Nebî nübüvvetinde, bil ki mâsumdur ancak!
Velî her an sınavda; ona tanınmaz bu hak!

İşi zordur Velî'nin; çünkü tebliğ husûsî;
Tâlib, istidâdında, eğer değilse âsî,

Kemâl için verilir şerbet, nabzına göre
Tâ ki nefis tanına, mürîd kemâle ere!

Bey'at eden mürîdin vasîsidir evliyâ,
Ahvâlinden sorumlu, Hak'ka karşı pür hayâ.

Öğretilir mürîde önce "Men aref..."4
sırrı;
Böyle eder taayyün nefislerin makarrı.

"Fe eynemâ tüvellû..."
sırlı, azîm bir beyân;
Merâtib-i Tevhid'le sırrı olmakta iyân.

Tevhid gözüyle bakan hakîkat-ı eşyâya
Kemâle erer artık; harîmdir Evliyâ'ya.

Bir adımcık kalır ki aşılması gerekir
Ammâ bunun ruhsatı Cenâb-ı Hak'dan gelir.

"İrcii..."
5
hitâbına bulursa mürîd tarîk,
Mi'râcı gerçekleşir olur Zât'ını müdrik.

"Kabe kavseyn, ev ednâ" zevkini tadan bir zât,
Hürdür artık, bulmuştur Rab'binden ulu necât.

Artık O da olmuştur Hak'kın bir velî kulu;
Aydınlatır nûruyla Hak'ka ulaşan yolu.

Bu hakîr kulu, Yâ Rab, hâdim6
kıl Evliyâna!
Ganiyy Sana aşkından kurbandır, yana yana.