XIV.DERS - MAKĀM-I CEM

Cem'e vâsıl olanın garip olur ahvâli;
Hak'dır burada zâhir; halksa bulur zevâli.

Hak
'kın Zât'ıyla, mürîd, giyinmekte bir libâs;
Beşeriyyeti olur zâhirî bir iktibâs.

Cem
makāmında mürîd Hak'kın Zât'ıyla mevcûd;
Bu idrâk ile Hak'ka Hak ile eder sücûd.

Hak
ile Hak olmuştur; edilmez artık tadlîl1;
Ârif için ahvâli yalnızca Hak'ka delîl.

Sır
'rıyla parıldayan apâşikâr bir mâhdır2;
"Fe eynemâ tüvellû, fe semme vechullāh"dır.

Bu makāmda mürîde cümle halk bâtın olur;
Nereye dönersen dön, eşyâ mir'âtın olur.

Bütün zâhirî esbâb ifnâ olur gözünde;
Sebebü-l Esbâb3 ile fâil olur ve zinde.

Hiç bir çile, meşakkat döndürmez O'nu Hak'dan;
Helâl eder hakkını herkese, bil ki, sıdkan.

Hak
'kın Kelime'sidir; evsâfı Rûhullāh'dır;
Eğer temyîz edersen, ne emîn bir penâhdır!

Bu makāmda çözülür İsâ'nın tüm esrârı;
Olur zîrâ, Sırrü-s Sır, Rûh'un aslî makarrı.

Nasıl olursa namaz mü'minlerin Mi'râcı,
Oruç da bu makāmın remzidir ve sirâcı.

Mahzâ Rahmet olmakta Cem'i zevk eden mürîd;
Kılmaktadır bu makām İnsân'ı aslî, ferîd.