Vehim Marazı

Vehim bir marazdır ki düştü mü insan buna,
Gerçeğini bilmeden hiç bakmadan sonuna,

Bir bâtılı ısrarla sonunadek savunur;
Rezîl-rüsvâ olsa da bu marazla avunur.

Kuruntu ile beşer, hayâle olur tutsak;
Dumûra uğrar aklı, fehâmeti de sarsak.

Bu nefsânî saplantı perde çeker gerçeğe;
Beşer duhûle başlar Şeytân ile gerdeğe.

Vesvese de bir maraz; bu da Şeytân'dan bir iş;
Vesiyledir alaya; kılar insanı ibiş.

Vehim, vesvese, hayâl: tuzakları hep nefsin.
Bunların esîrinde tekâmül durur, kesin!

Mazharıdır hepsinin, bil ki, Nefs-i Levvâme;
Buna tutsak bir derviş olsa bile allâme,

Râbıtası zayıfsa, aksatıyorsa dersi
Ahvâli, âşikâre, olur kemâlin tersi.

Nefs-i Levvâme'deyken zuhur eden bu ahvâl,
İsm-i Celâl zikriyle eğer bulmazsa zevâl,

Binbir kılığa girer, uzandıkça uzanır;
Bilinmez derviş artık hangi zaman uyanır?

Hazmetmemişse derviş "Levvâme"deki cevri,
Tekâmülü duraklar, ve hattâ döner geri.

Tarîkatı zikirden ibâret sayan derviş
İrfânsızdır; vehmini aşkına eder teşviş.

Nefs-i Emmâre'si de, evhâmıyla, dirilir;
Zuhur eder hatâlar, "zâhirlik" geri gelir.

Önce dilinden kalkar dervişçe hâkimiyyet;
Nefsi, bilâ fâsıla, üretir durur gıybet.

Sirâyet edebilir bu ahvâl eline de;
Bundan mahfûz olması bağlı değil senede!

Hubb-i riyâset1 dahî başka oyunu vehmin.
Derviş hilâfetinden olmuş olsa da emin,

Ama edemiyorsa icrâ gereklerini,
Baş olma sevdâsıyla yanar tutuşur teni.

Vehmi ona fısıldar: "Bu makāma lâyıksın;
Ama o gasbedildi; gıybet et, sesin çıksın!"

İhvânı cem' etmeyen dirâyetsiz halîfe,
Vehmine uyup batar umûr-ı muhâlife.

Derviş erse kemâle, dese, açıp ellerin:
"Rab'bim sana hamd olsun ki beni esirgedin;

Âsî iken, lûtfunla, tebdîl oldu umûrum;
Nerede eski hâlim ve nerede bu durum?"

Benlik kokan bu vehim tağyir eder kemâli;
Perde iner gözüne, görmez hüsn-i cemâli.

Bakınız ne ince iş! Her rütbede bu vehim,
Nefsin bu kudretini açıkça eder tefhim.

Vehim ve vesveseden masûn ancak Evliyâ;
Zîrâ nefsi nûrânî, tertemiz ve pür ziyâ.

Rûh
'unun nûru ile aydınlatmış nefsini,
Susturmuştur vehminin o müvesvis2 sesini.

Ey ihvân-ı sâdıkım! Vehim, vesvese, hayâl
İle âbâd olmakta, hem gıybet hem kıylükāl.

Her ahvâl ve her beyân olsun sebeb-i temyiz;
Ve bunların teşhisi, kılsın sizi mümeyyiz!